Günlerimiz  

Kan Çiçekleri  

 Sus Söyleme   

Kordoba 

Mektup  

Gözlerin  

İstanbul’u Dinliyorum

Bir Vapur Geçer

Karli Kayin Ormani

Kardeşin Duymaz

Leylim Ley

Yiğidim Arslanim

Özgürlük

Odam Kireçtir Benim

 

 

ODAM KİREÇTİR BENİM


Odam kireçtir benim
Yüzüm güleçtir benim
Soyun da gir yanıma
Terim ilaçtır benim

        Odam kireç  tutmuyor
        Tuzunu katmayınca
        Sevda baştan gitmiyor
        Soyunup yatmayınca

Baba ben dervişmiyem
Hırkamı giymişmiyem
Ben sevdim eller aldı
Baba ben ölmüşmüyem

        Odamı kireç eyle
        Yüzümü  güleç  eyle
        Yandım aşkın elinden
        Gel bana ilaç eyle


 
 
 

 
  
ÖZGÜRLÜK 


Okulda defterime,  sırama ağaçlara,  yazarım adını
Okunmuş yapraklara,  bembeyaz sayfalara  yazarım adını
Yaldızlı imgelere, toplara tüfeklere,  kralların tacına
En güzel gecelere, günün ak ekmeğine,  yazarım adını
Tarlalara ve ufka,   kuşların kanadına,
Gölgede değirmene yazarım.

Uyanmış patikaya,  serilip giden yola,
Hıncahınç meydanlara   adını ey Özgürlük.
Kapımın eşiğine,  kabıma kacağıma,  içindeki aleve,
Canların oyununa,  uyanık dudaklara   yazarım adını.
 

Yıkılmış evlerime,  sönmüş fenerlerime,  derdimin duvarına,
Arzu duymaz yokluğa,  çırçıplak yalnızlığa,  yazarım adını.
Geri gelen sağlığa,  geçen her tehlikeye,
Yazarım ben adını, yazarım.
Bir sözün coşkusuyla,   dönüyorum hayata,
Senin için  doğmuşum,   haykırmaya.


SÜRGÜN

ökyüzünde yeryüzünde
gün doğdu mu her gün ilk gün
her gün aydınlıktır
yoksa ümit
her yer loş karanlıktır
yar gurbette can yürekte
bir kafeste ne amansız
sonsuz ayrılıktır
geçmez zaman
her gece hep aynıdır
fırtınada ak ayazda
sürgün her yerde hep yalnızdır
gül açsa da kuş uçsa da
görmez dargındır
her durakta her uykuda
sürgün her nefeste yalnızdır
her şafakta her yudumda
hasret sancıdır
yol alsa da ses duysa da
dağ aşsa da her adım son
her an son adımdır
tek başına
yalnızlık bir yankıdır
yar gurbette can yürekte
bir kafeste ne amansız
sonsuz ayrılıktır
geçmez zaman
her gece hep aynıdır
fırtınada ak ayazda
sürgün her yerde hep yalnızdır
gül açsa da kuş uçsa da
görmez dargındır
her durakta her uykuda
sürgün her nefeste yalnızdır
her şafakta her yudumda
hasret sancıdır

 

 

 

 

 

 

İSTANBUL'U DİNLİYORUM


İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Önce hafiften bir rüzgâr esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan çıngırakları;
İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Kuşlar geçiyor, derken;
Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadının suya değiyor ayakları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalı Çarşı;
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa;
Güvercin dolu avlular.
Çekiç sesleri geliyor doklardan,
Güzelim bahar rüzgârında, ter kokuları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Başında eski âlemlerin sarhoşluğu,
Loş kayıkhaneleriyle bir yalı;
Dinmiş lodosların uğultusu içinde
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir yosma geçiyor kaldırımdan;
Küfürler, şarkılar, türküler laf atmalar.
Bir şey düşüyor elinden yere;
Bir gül olmalı;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;
Alnın sıcak mı, değil mi biliyorum;
Dudakların ıslak mı değil mi, biliyorum;
Beyaz bir ay doğuyor, fıstıkların arkasından
Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
İstanbul'u dinliyorum.  

 

 

  (Z. Livaneli)
(Orhan Veli Kanık)

   

 

 

 

i' m listening to Istanbul, my eyes are closed
a while ago a light wind blows
slowly moves
the leaves on the trees
i' m listening to Istanbul, my eyes are closed
in your head ----------- from old times
a shore with dark boathouses
i' m listening to Istanbul, my eyes are closed
a bird is struggling on your hils
your forehead is worm isnt it , i know
your lips are wet arent they , i know
i understand your heart from its beating
i' m listening to Istanbul, my eyes are closed

 

GÖZLERİN

Düşlerin parlayıp söndüğü yerde
Buluşmak seninle bir akşamüstü
Umarsız şarkılar dudağımda bir yarım ezgi
Sığınmak gözlerine, sığınmak, bir akşamüstü
Gözlerin bir çığlık bir yaralı haykırış
Gözlerin bu gece çok uzaktan geçen bir gemi
Bir orman bir gece kar altındayken
Çocuksu, uçarı koşmak seninle
Elini avcumda bulup yitirmek, yitirmek
Sığınmak ellerine sığınmak bir gece vakti
Ellerin bir martı telaşlı ve ürkek
Ellerin fırtınada çırpınan bir beyaz yelken
Bir kenti böylece bırakıp gitmek
İçinde bin kaygı bin bir soruyla
Bitmemiş bir şarkı dudağımda bir yarım ezgi
Sığınmak şarkılara sığınmak bir ömür boyu...

 

KORDOBA

 

Ay kocaman at kara

Torbamda zeytin kara

Bilirim de yolların

Varamam kordobaya

Ova geçti yel geçti

Ay kırmızı at kara

Ölüm gözler yolumu

Kordoba sularında

Yola baktım yol uzun

Canım atım yaman atım

Etme eyleme ölüm

Varmadan kordobaya

 

MEKTUP

 

Bir mektup üç satır yazı

Gönlünün karası

Tırmalamış ak kağıdı ak kağıdı

Üç satır kara tırmık gönlünün karası

Tırmalamış ak kağıdı ak kağıdı

Bir sevda bir kara sevda

Gönlünün sızısı

Sarmalamış dört yanını dört yanını

İçimde bir deli rüzgar gönlünün sızısı

Sarmalamış dört yanını dört yanını

Bir gurbet bir acı gurbet alnının karası

Bağlamış ellerini ellerini

             Dilinde dostun selamı dostun selamı

             Bağlamış yollarını yollarını

 

 

SUS SÖYLEME

 

Sus söyleme birsey söyleme artik

Sus söyleme hersey gereksiz artik

Bana düsen dönüp de gitmek

Sonunda elimde kalan

Bir avuç hüzün ve keder

             Yeter, yeter söyleme, söyleme artik

             Kelimeler kanatir yarayi

             Gözlerin anlatiyor

             utlu ask yoktur, yoktur

Oysa ben sana neler adamistim

Içli sarkilar, kirik ezgiler

Yüregimden süzülüp gelen

Birakip gittin beni

Birgün yollarda, yollarda

             Sus söyleme hersey gereksiz artik

 

KAN ÇİÇEKLERİ

 

Topraktan mi sürmüs candan mi kopmus

Açar yediveren kan çiçekleri

Türkü mü, siir mi, agit mi yoksa

Açar yediveren kan çiçekleri

Bölük bölük olmus çaylar dereler

Hiçbiri denize varabilmezmis

Duvarlarin dibinde bir yarali gül

Gülleri solduran gülebilmezmis

Bu sehrin üstünü duman sis almis

Tomurcuk çiçekler kana belenmis

Daglar çiçek açmis, usta dert açmis

Umudun goncasi kan çiçekleri

 

 

GÜNLERİMİZ

 

Çözülen bir yün yumağı
Akıp giden günlerimiz
Mezar taşlarından suskun
Sessiz sitemsiz
Bir suçluyu aklar gibi
Akıp giden günlerimiz
Sanki bir sır saklar gibi
Sessiz sitemsiz Savrulan yapraklar gibi
Akıp giden günlerimiz
Cenaze törenlerinde
Sessiz sitemsiz
Bir kitaba başlar gibi
Koşarken yavaşlar gibi
Ölen arkadaşlar gibi
Sessiz sitemsiz

 

 

BİR VAPUR GEÇER
Yürek değil çarıkmış bu, manda gönünden
Teper paralanmaz  taşlı yolları
Bir vapur geçer,  Varna önünden
Oy Karadenizin   gümüş  telleri
Bir vapur geçer   Boğaz'a doğru
Nazım usulcacık okşar vapuru
Yanar elleri,   yanar elleri
Yürek değil çarıkmış bu, manda gönünden
Teper paralanmaz  taşlı yolları
 

 

 

 

 

LEYLİM LEY
Döndüm daldan kopan kuru yaprağa, leylim ley
Seher yeli dağıt beni kır beni, leylim ley
Götür tozlarımı burdan uzağa,leylim ley
Yarin çıplak ayağına sür beni,leylim ley,
Ayın  şavkı  vurur  sazın  üstüne, leylim ley
Söz söyleyen yoktur sözüm üstüne, leylim ley
Gel ey hilal kaşlım dizim üstüne, leylim ley
Ay bir yandan sen bir yandan sar beni, leylim ley,
Yedi yıldır uğramadım yurduma, leylim ley
Dert ortağı aramadım derdime, leylim ley
Geleceksen bir gün düşüp ardıma, leylim ley
Kula değil yüreğine sor beni, leylim ley,

 

YİĞİDİM ARSLANIM
Şu sılanın ufak tefek yolları
Ağrıdan sızıdan  tutmaz ellerim
Tepeden tırna-ğa  şehit gülleri
Yiğidim arslanım   burda yatıyor
  Bugün efkârlıyım açmasın güller
  Yiğidimden kara  haber verdiler
  Demirden döşen-miş  taştan sedirler
  Yiğidim arslanım   burda yatıyor
Ne bir haram yedi ne cana kıydı
Ekmek kadar temiz  su gibi aydın
Hiç kimse bilme-den  hükümler giydi
Yiğidim arslanım   burda yatıyor

E-Kart Yollayınız
Adınız:

Kendi E-mailiniz:

Arkadasinizin E-maili:

Mesajınız:

Kendinize de gelsin mi?: